TZOB kuraklık risk tahmin raporu açıklandı

kuraklik tarimi vurduKaynak: Erzurum Gazetesi, 02 Mart 2014
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kuraklığın, Mart, Nisan, Mayıs yağışları mevsim normallerinde olsa bile buğdayda 27 ilde rekolteyi etkileyeceğini tahmin ettiklerini bildirdi.

Bayraktar, ülke genelindeki çok sayıda Ziraat Odası’nın tahminlerinin, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) yağış miktarlarının değerlendirildiği “Türkiye Ziraat Odaları Birliği 2013-2014 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin Raporu”nu açıkladı. Şemsi Bayraktar, raporun Ziraat Odalarından alınan bilgiler doğrultusunda hazırlandığına, Şubat ayı sonuna kadar gerçekleşen yağışlar ve ürünlerin gelişme durumlarının incelendiğine, bu aylardan itibaren yağışların normalleri civarında olması durumunda ülke 2014 yılı buğday rekoltesi tahmininin çıkarıldığına dikkati çekti.

Ekim, Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında yetersiz kalan yağışların, buğdayda ülke rekoltesini yüzde 14,3 oranında düşüreceğini ve üretimi 22 milyon 50 bin tondan 19 milyon tonun altına indireceği tahmininde bulunduklarını belirten Bayraktar, “Bu aydan itibaren iklim şartları iyi gider, yağışlar da normalin üzerinde olursa rekolte kaybı azalır. Son günlerde meydana gelen yağışlar endişeleri bir parça gidermiş olmakla birlikte, önümüzdeki aylardaki yağışlar rekolteyi belirleyecektir” dedi.

Bayraktar, buğdayda tahmini kayıp oranının Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 24,9, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 23, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 15, Ege Bölgesi’nde yüzde 13 olduğunu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 5’e, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 4’e indiğini vurguladı.

MARMARA BÖLGESİ’NDE BUĞDAYDA SORUN YOK

Yetersiz yağışların buğday ve arpada önemli bir risk oluşturmadığı, özellikle Şubat ayı sonlarında gerçekleşen yağışların buğdayın gelişimi için faydalı olduğu Marmara Bölgesi’nde ise henüz bir rekolte kaybı görülmediğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Buğdayda kayıp tahminimiz Siirt’te yüzde 60, Mersin ve Gaziantep’te yüzde 50, Osmaniye’de yüzde 45, Sivas, Afyonkarahisar, Hatay ve Amasya’da yüzde 40’ı buluyor. Tahminimiz buğdayda Burdur’da yüzde 35, Adana, Eskişehir, Çorum, Kayseri, Kırşehir, Çankırı, Niğde, Erzurum, Uşak ve Düzce’de yüzde 30, Karaman’da yüzde 25, Ankara, Yozgat, Kırıkkale, Nevşehir, Aksaray’da yüzde 20, 2013’de 2,3 milyon tonluk üretimiyle en büyük buğday üreticisi Konya’da yüzde 15, Kütahya’da yüzde 5 kayıp olacağı şeklinde. Buğday rekoltesinde kayıp olacağını tahmin ettiğimiz 27 ilin kayıp oranının yüzde 27’yi geçeceğini söyleyebiliriz. Buna göre, 27 ilde buğday rekoltesi, Mart, Nisan, Mayıs yağışları mevsim normallerinde olsa bile 11,67 milyon tondan 8,51 milyon tona inecek. Ülke buğday rekoltesinin ise bu illerdeki kayıp nedeniyle yüzde 14,3 azalmayla 22 milyon 50 bin tondan 18,9 milyon tona düşeceğini tahmin ediyoruz.”

VERİM VE KALİTEYİ SAĞLAYACAK UNSURLARDAN BİRİ DE OPTİMUM SICAKLIKLAR

2013-2014 üretim sezonunda kışlık ekilişlerin yapıldığı Ekim-Kasım-Aralık aylarındaki yağış yetersizliklerinin, birçok ekim alanında kayıplara neden olduğunu belirten Bayraktar, “Son günlerde meydana gelen yağışlar endişeleri bir parça gidermiş olmakla birlikte önümüzdeki aylardaki yağışlar rekolteyi belirleyecektir. Yağışların yanında bitkilerde verim ve kaliteyi sağlayacak unsurlardan biri de optimum sıcaklıklardır. Optimum sıcaklık rejimini oluşmadığı durumlarda bitkilerde kalite ve verimde kayıplar olmaktadır” dedi.

EKİM-OCAK DÖNEMİ YAĞIŞLAR NORMALİN YÜZDE 27,4 ALTINDA

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de yeni tarım yılının başladığı 2013 yılı Ekim ayından Ocak 2014 sonuna kadarki birikimli yağışların genel olarak normalden ve geçen yılın aynı dönemindeki yağışından az olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Normali 305,7 milimetre (mm), geçen yılın aynı dönem ortalaması ise 372,2 mm iken, 2013 Ekim-2014 Ocak döneminde yağış ortalaması 222,0 mm’de kalmıştır. Bu dönemdeki yağış miktarı normale göre yüzde 27,4, geçen yıla göre ise yüzde 40,4 azaldı.

Ekim, Kasım, Aralık, Ocak aylarında birikimli olarak normale göre yağış azalması yüzde 38,2 ile en fazla Akdeniz Bölgesinde görüldü. Bu bölgeyi, yüzde 38 ile İç Anadolu Bölgesi, yüzde 36,8 ile Doğu Anadolu Bölgesi, yüzde 28,7 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yüzde 27 ile Marmara Bölgesi, yüzde 14,9 ile Karadeniz Bölgesi, yüzde 13,7 ile Ege Bölgesi izlemektedir.

Ocak ayında da, yağışlar genel olarak normalden ve geçen yıl yağışından az olmuştur. 2014 Ocak ayı yağış ortalaması 60,1 mm, normali 77,2 mm, geçen yılın Ocak ayı ise 98,6 mm’dir. Bu yıl Ocak ayı yağışlarında normale göre yüzde 22,2, geçen yıla göre ise yüzde 39 azalma gözlenmektedir.

Normale göre yağış azalması, Ocak ayında, yüzde 52,8 ile en fazla Karadeniz Bölgesi’nde görülmüştür. Bu bölgeyi yüzde 31,3 ile Marmara Bölgesi, yüzde 22,8 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yüzde 14,4 ile Akdeniz Bölgesi, yüzde 14,1 ile Doğu Anadolu Bölgesi, yüzde 5,8 ile Ege Bölgesi, yüzde 1,3 ile İç Anadolu Bölgesi izlemektedir.

Türkiye’nin 1981-2010 ortalamalarına göre sonbahar mevsimi ortalama sıcaklığı 14,7 santigrat derecedir (°C). 2013 yılı sonbahar mevsimi ortalama sıcaklığı 14,8 °C ile mevsim normallerinin 0,1 °C üzerinde olmuştur.

2014 yılı Ocak ayında ortalama sıcaklıklar, yurdumuzun iç ve doğu bölgelerinde mevsim normalleri civarında gerçekleşirken, diğer bölgelerde mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmiştir.”

Bayraktar, Ziraat Odalarından alınan bilgilere göre, hububat ekiminin yapıldığı tarım alanlarında beklenen yağışın gerçekleşmemesi nedeniyle yer yer tohumlarda çıkış olmadığını, çürümeler oluştuğunu, çıkışların zayıf kaldığını, çıkışı gerçekleşen bazı alanlarda da yağış yetersizliği nedeniyle kurumaların oluştuğunun görüldüğünü belirtti.

MART VE NİSAN YAĞIŞLARI HAYATİ ÖNEMDE

Mart ve Nisan aylarında gerçekleşecek yağışların, 2013-2014 tarımsal üretim sezonu için hayati önem taşıdığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Gerek hububat ürünlerinin gelişimi, gerek ekimine başlanacak endüstri bitkileri, yağlı tohumlar başta olmak üzere birçok ürün için Mart ve Nisan ayı yağışları önemlidir. Bu aylarda normalleri üzerinde yağışların gerçekleşmesi ve mevsim normallerinde gerçekleşecek sıcaklıklar ile bu yıl önemli bir tehdit olarak görünen tarımsal kuraklık riski azalır.

Ülkemiz için stratejik öneme sahip ürünlerimizden buğday ekili alanlar bölgelere göre değişmekle birlikte gelişim dönemindedir. Tüm bölgelerden alınan verilere göre, yağış yetersizliği nedeniyle, buğday üretiminin yoğun olarak yapıldığı İç Anadolu Bölgesi ile Akdeniz Bölgesi başta olmak üzere Marmara Bölgesi dışında tüm bölgelerde rekolte kayıplarının olacağı tahmin edilmektedir. Ülke genelinde 27 ilde kuraklık nedeniyle rekolte kaybı beklenmektedir.

Yine çalışma sonuçlarına göre, Mart, Nisan, Mayıs ayları yağışlarının normalleri civarında oluşması durumda, 2014 yılı buğday rekoltesinin geçen yıla göre yüzde 14,3 oranında azalarak 18,9 milyon tona ineceği tahmin edilmektedir. Bu nedenle bahar yağışları buğdayda rekolteyi belirleyecektir. Bu aydan itibaren iklim şartları iyi gider, yağışlar da normalin üzerinde olursa rekolte kaybı azalır.

Şubat ayı sonu itibariyle Ziraat Odalarımızdan alınan bilgiler doğrultusunda yapılan tespitlere göre, buğdayda rekolte kaybının, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 24,9, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 23, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 15, Ege Bölgesi’nde yüzde 13, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 5, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise yüzde 4 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.”

KISA, ORTA VE UZUN VADEDE YAPILMASI GEREKENLER

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, kuraklığın etkilerini en aza indirmek için kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

“Kısa vade: Barajlarda sulamayı sıkıntıya sokmayacak şekilde su toplanmasını sağlamak öncelikli olmalıdır. Bundan dolayı hidroelektrik santrallardan (HES) elektrik üretimi, bu gerçek göz önünde bulundurularak planlanmalıdır.

Bahar ekilişlerinde çok su tüketen ürünler mümkün olduğunca ekilmemeli, üretici su tüketimi az olan ürünlere yönlendirilmeli, aradaki gelir farkı destek olarak verilmelidir.

Orta vade: Kuraklığa dayanıklı tohum kullanımı teşvik edilmelidir.

Çiftçilerimize su tasarrufu konusunda eğitim verilmelidir.

Kuraklık riski Tarım Sigortaları kapsamına alınmalıdır.

Kuraklık riskininTarım Sigortaları kapsamına alınmaması durumunda 2090 Sayılı afetlerden zarar gören çiftçilere yardım içeren Kanun, işlerhale getirilmelidir.

Uzun vade: Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir ama altyapı çalışmaları tamamlanmadığı için henüz sulanmayan 2,77 milyon hektar tarımsal alan hızlı bir şekilde sulamaya açılmalıdır.

Ülkemizdeki sulamanın çok büyük bölümü yüzey sulama şeklinde yapılmaktadır. Bu da su kullanımını olağanüstü şekilde artırmaktadır. Yapılan araştırmalar modern yönetmelerle yapılan sulamada yüzde 30 ile yüzde 60 arasında değişen oranlarda su tasarrufu sağlandığını ortaya koymaktadır. Yağmurlama sulamada yüzde 30, damlama sulamada yüzde 60 tasarruf sağlandığı tespit edilmiştir.

Tarımsal sulamada halen 32 milyar metreküp su kullanılmaktadır. Modern yöntemlere geçilmesi halinde, mevcut hesapla 9,6-19,2 milyar metreküp arasında değişen su tasarrufu demektir. Halen içme kullanma suyu olarak 7 milyar metreküp, sanayi suyu olarak 5 milyar metreküp su kullandığımız düşünülürse rakamın boyutları çok daha iyi anlaşılacaktır.

DAHA FAZLA SU TASARRUFU İÇİN OPTİMAL ARAZİ BÜYÜKLÜĞÜ DE GEREKİR

Su tasarrufunun daha fazla miktarda yapılabilmesi için optimal arazi büyüklüğüne ulaşılması gerekir. Bu hem sulama yatırımlarının maliyetini azaltır, hem de suyun daha etkin kullanılmasını sağlar. Optimal arazi büyüklüğü için de arazi toplulaştırması yapılmalı ve arazilerin daha fazla parçalanması önlenmelidir.”