Bıçkıdere’de su gaspına hayır!*

akgun-ilhanGeçtiğimiz aylarda Sakarya’nın Akyazı ilçesinin Küçücek ve Bıçkıdere adlı iki mahallesinde halkın içme, balıkçılık, değirmencilik ve geçimlik tarım için kullandığı suyuna el konuldu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, derenin suyunu ve civardaki ormanın önemli bir kısmını bölgede yapılacak bir termal otele ve ambalajlı su fabrikasına kiralamış. Küçücek ve Bıçkıdere halkı, mahallelerinden geçen inşaat kamyonlarını takip edince ormanlarının ortasında ağaçların kesildiğini ve toprağın kazınıp boru hattı döşendiğini farketmiş. Halk araştırınca 200 senedir kenarında yaşadıkları akarsuyun ve geçim kaynakları olan Meşelik mevkiindeki 200 dönümlük orman arazisinin EMSEY A.Ş.’ye kiralandığını öğrenmiş. Harekete geçen vatandaşlar Kasım ortasında duruma itiraz etmek için topladıkları 1000 kişinin imzasını Sakarya Valiliği’ne sundu.

Bu proje ortaya çıkmadan önce Bıçkıdere 10 bine yakın insanın içme ve temizlik ihtiyaçları, balıkçılık, değirmencilik faaliyetleri ve geçimlik tarımın yapıldığı 10 bin dönüm toprağın (tarla, bağ ve bahçe) sulanması için kullanılıyordu. Derenin suyu, çevresindeki halkın ihtiyaçlarını karşılamaya ancak yetiyordu. Yaz aylarında halka yetmeyen suyun Emsey Termal Enerji, Sağlık, Gıda, İçecek, Turizm, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin adı gibi çeşitli taleplerine nasıl yeteceği tam bir muamma.

1994 ile 1999 yılları arasında Bıçkıdere mahallesinin muhtarlığını yapmış olan Talat Aşan şirketin kiralama iznini 18 Temmuz 2013 tarihinde Valilik oluruyla aldığını belirtirken, izne konu olan su çekme miktarının iki çeşme musluğunun akıtacağı suya yakın olduğunun altını çiziyor. Ancak Sakarya Valiliği’ne sunulan itiraz dilekçesinde de belirtildiği üzere dereye 2 adet 200’lük boru hattı döşenmiş. Yani iç çapı 20 cm olan iki adet boru söz konusu. Bu iki borunun birlikte çekeceği su miktarı 2013 yılında alınmış olan izinde belirtilen su miktarından kat be kat fazla. Aşan, atalarının 200 sene önce yerleşmek için Bıçkıdere’nin kenarını seçmiş olmalarının bir nedeni olduğunu söylüyor ve ekliyor “Varoluş nedenimiz olan suyu elimizden alırlarsa, bizi ölüme terk etmiş olacaklar”.

Bu gelişmelerin arka planında Türkiye’nin genelini ilgilendiren bir kanun var. 12 Kasım 2012 tarihli 6360 sayılı Kanun  Kapsamında Sakarya’nın arasında bulunduğu illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırıldı. Yani köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katıldı. Ayrıca bu illerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliği de kaldırıldı. Böylece köy tüzel kişiliğine ait gayrimenkullerde köylünün söz hakkı kalmıyor. Örneğin köylü kendinin bildiği mera, orman ve su varlıkları gibi müşterekler üzerindeki hükmünü yitiriyor. Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları’ndan (ÇEHAV) Yakup Okumuşoğlu’nun da belirttiği gibi yerellik ve yerinden yönetimi inşa etme iddiasıyla yapılan yasa, merkezi yapıyı sağlamlaştırıyor ve demokrasiyi zayıflatıyor. Böylece Sakarya’da yaşanan bu su gaspı ve daha nice benzerleri meşru hale geliyor.

Peki Bıçkıdere’deki bu projelere karşı halk neler yapıyor? 14 Kasım 2014 tarihinde Sakarya Valiliği’ne verilen itiraz dilekçesi sonrasında Valilik derenin suyuyla ilgili tasarrufun Büyükşehir Belediyesi’nde olduğunu söyleyerek dilekçeyi Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdiğini ilan etmişti. Sakarya Su Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürlüğü yetkilileri ise, Bıçkıdere’nin su tahsisiyle ilgili kararın Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından verildiğini belirtmişti. Valilik SASKİ raporunu bekliyor olmasına rağmen SASKİ derede uzun bir süre herhangi bir inceleme yapmadı. Geçtiğimiz haftalarda çeşitli uzman ve yöre halkının ileri gelenlerinin katıldığı iki günlük inceleme nihayet gerçekleşti. Şirketin döşediği boruların çevredeki 29 su kaynağından su aldığı tespit edildi. 6 Ocak 2015 tarihinde inceleme raporuna istinaden yetkililerden elen cevapta denetimler neticesinde incelemelerin devam ettiği bildiriliyordu. Daha neyin incelendiğini anlamadığını söyleyen Aşan iki gün boyunca gezdiklerini ve herşeyi bir bir tespit edip not aldıktan sonra yetkili makama gönderdiklerini belirtiyor. Hukuksal süreç devam ederken de şirket izinsiz biçimde iş makinalerı ile ormandaki ağaçları yıktı, kimse görmesin diye ağaçlar toprağa gömüldü ve 70 küsur ağaç hakkında tutanak tutuldu. Şirketin iş makinalarından biri de halkın mücadelesi sonucunda çekildi ve 20-25 gündür kullanılmıyor. Ayrıca izinsiz kazı, kaçak yolla su çekimi vb. nedenlerle de Akyazı Cumhuriyet Savcılığı’na şirketle ilgili suç duyurusunda bulunuldu.

Son haftalarda kar yağışı nedeniyle iş makinalarının faaliyetinin durdu. Ama Bıçkıdere halkının mücadelesi durmuyor. Onlar derelerini ve ormanlarını korumak için ne gerekirse yapacaklar.

Akgün İlhan

[email protected]

* Bu yazının ilk versiyonu 12 Aralık 2014 tarihinde Çepeçevre gazetesinde yayımlandı. Daha sonra Talat Aşan ve Yakup Okumuşoğlu ile yapılan 13 Ocak 2015 ve 14 Ocak 2015 tarihli söyleşilerden elde edilen bilgiler bu yazıya eklendi.

Kaynak: marksist.org