Malatya’daki OSB tesisleri kirletmeye devam ediyor

Kaynak : Güler Hazar, MalatyaHaber, 18 Temmuz 2017
Malatya Organize Sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren sanayi tesislerine ait atık suların arıtılmadan Şahnahan Deresi’ne verilmesine ısrarla devam edilmesi, bölgede çevre felaketine yol açmaya devam ederken, 8 yıldan bu yana yaşanan sorunun çözülmesi konusunda bugüne kadar bir arpa boyu yol alınmadı. Yeni Malatya Gazetesi ve malatyahaber.com’un yıllardan bu yana ısrarlı gündeme taşıdığı sorunun çözülmesi amacıyla, ilk arıtma tesisinden sonra yapılan ikinci tesisin, yüksek elektrik faturaları bahane edilerek kullanılmadığı ya da düşük kapasite ile kullanıldığı iddia edilirken, fabrika atıklarıyla çevre katliamı devam ediyor.

Uzmanlar, insanların serinlemek için girdiği bölgenin hemen altında Şahnahan Deresi’ne akıtılan ve suyun rengini siyaha döndüren sanayi atıklarının, zehirli kimyasal maddeler içerdiği, bu içeriğin Dilek, Şahnahan, Topsöğüt ve bu beldelerin çevresindeki biyolojik yaşam alanlarını yok ettiği, zaman zaman tarımsal sulamada kullanılması nedeniyle insan ve çevre sağlığı için büyük tehdit ürettiğini vurguluyor.

İnsan ve çevre sağlığı alanında ciddi risk içeren sorunun 8 yıldan bu yana çözülmesi yolunda kayda değer bir ilerleme sağlanmazken, sanayi atıkları tarımsal suları kirletmenin yanı sıra, bölgede dayanılmaz düzeyde kötü koku yaymaya, yerleşim birimlerinin yaşam kalitesini hızla düşürmeye de devam ediyor.

Kayısı üretim merkezleri zehirli suyla sulanıyor
Haberin görselleri 10 Ağustos’ta kaydedildi. Bu görüntülerde,OSB’nin sözde arıtılmış zehirli suları, önce Şahnahan Deresi’ne akıyor ve derenin ‘kısmen’ temiz sularını kirletiyor, daha sonra kirlenen bu ‘siyah’ renkli sular DSİ’nin sulama kanalları ile Malatya’nın kayısı üretim merkezleri olan Dilek, Şahnahan ve Topsöğüt’teki kayısı bahçelerine ulaşıyor. Kayısı üreticisi ise çaresiz bir şekilde kayısı ağaçlarını fabrika kimyasalları ile zehirlenmiş sularla sulamak zorunda kalıyor.

Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alarak uluslararası arenada bir kez daha gündeme gelen Malatya kayısısının yoğun olarak yetiştirildiği bölgenin zehirli sularla sulanmak zorunda bırakılması, kayısının kalite ve geleceğinin yanında gıda güvenliğini de tehdit ediyor. Gıda güvenliği uzmanları, sözkonusu kirli sular ile sulanan ağaçlardaki meyve ve bahçelerdeki sebzenin besin zinciri yolu ile insan bünyesine geçeceğini, dolayısıyla fabrika atıkları ile sulanan tarımsal ürünlerin insan sağlığını da tahrip ettiğini bir kez daha yineledi.

“Besin zinciri yoluyla insan sağlığını da tehdit ediyor”
Geçmiş yıllarda OSB’nin atık sularının içeriğinde taşıdığı kimyasal, boyar maddeler ve atık yağlarla çevreye verdiği zararı bilimsel raporlarla gözler önüne seren İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Hidrobiyolog Doç. Dr. Didem Gökçe, aradan geçen 8 yılda kirlilik görüntüsünün değişmemiş olmasının çevre sağlığı ve biyolojik canlılık açısından kaygı verici olduğunu söyledi.

Siyah ve köpüklü suyun ekosistem dengesini bozduğunu belirten Doç. Dr. Gökçe, “Sadece suyun rengi ve bulanıklık ışığın suya girişini engelleyerek fotosentezin, yani çay ekosistemi için gerekli besinin oluşturulmasını engeller. Ayrıca yoğun köpüklenme de yine hava ve su arasında bariyer tabakası oluşturarak oksijen ve ışık girişini bloke eder. Sudaki çözünmüş gazların da çıkışı benzer şekilde engellenir, yani suda olumsuz yapılar hapsedilmiş olur. Bu durum sadece sudaki bitkisel organizmaları değil, hayvansal yapıyı ve bunlar üzerinden beslenen balıkları da son derece olumsuz etkiler” dedi.

Besin zincirinin en alt tabakadan en üst tabakaya kadar bu kirlikten etkileneceğine dikkat çeken Doç. Dr. Gökçe, önemli oranda balıkçılık yapılan Karakaya Barajı’na akan bu suyun balıkların bünyesine geçtiğini vurguladı. Kirliliğin besin zinciri yoluyla insan bünyesine de alındığına vurgu yapan Gökçe, şunları belirtti:

“Ayrıca atık sularla kirletilen çay, civar tarım alanlarının da sulamasında kullanılmaktadır. Su ekosistemine ait besin zincirindeki bu artarak kirlenme, tarım ürünlerinde de olur. Kirli suyla sulanan meyve ağaçları ve sebzeler de kirliliği biriktirerek bizlere aktarmış olur. Bu alandaki suyu tüketen ve otları yiyen inek ve koyunlara da benzer etkisi olur, süt ve et tüketimi sakıncalı olur. Yani hem sudan hem de tarım ürünlerinden beslenme yolu ile bu kirlilik bizlere taşınır. Kısacası OSB’nin atık suları sağlığı tehdit etmektedir. Aslında kendi kendimizi tehlikeli duruma düşürmüş oluyoruz. Daha önceki yıllarda da rastladığımız atık suların Şahnahan Çayı’na oradan Tohma Çayı ve nihayetinde Karakaya Barajı’na ulaşması bölge için son derece kritik durumdadır. Mutlaka önlem alınması gereklidir.”

“Suyun deşarjı yönetmeliklere de aykırı”
Atık suyun bu şekilde deşarjının, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Suların Korunması İle İlgili Esaslar’a da aykırı olduğunu belirten Doç. Dr. Gökçe, “Şöyle ki dere, çay ve göl gibi herhangi bir su yapısına karışacak olan her türlü evsel ve sanayi atık suları, doğal ekosistem yapısını olumsuz etkiler. Bu nedenle alıcı ortama atık su deşarjında, bizler ekosistemdeki su kalitesini değerlendirirken Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Kıtaiçi Yüzeysel Suların Sınıflandırılması Kalite Kriterleri’ni ele almak zorundayız. Görüntüler incelendiğinde Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Suların Korunması ile İlgili Esaslar’ına aykırı durumlar görülmektedir. Diğer yandan küresel etkide bulunan iklim değişimi Türkiye’yi de olumsuz etkilemektedir. Malatya, en sıcak günlerini yaşamaktadır. Kurak olan toprağın ve hayvanların suya ihtiyacının arttığı bu dönemde kirletici yükü taşıyan sularla tarım alanlarının sulanması, göz ardı edilemeyecek kadar riskli bir durum oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.

Kayısı bahçelerini kuruttuğu mahkeme kararıyla tespit edilmişti
Görüntülerin çekildiği 10 Ağustos günü sulama kanalına verilerek kayısı bahçelerinin sulanmasında kullanılan atık suyun, ağaçları kuruttuğu geçmiş yıllarda mahkeme kararıyla tescil edilmişti. 2009 yılında Bindal köylüleri, Organize Sanayi Bölgesi’nin atık sularının kayısı bahçelerini kuruttuğu gerekesiyle Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları davaların bir çoğu çiftçilerin lehine sonuçlanırken, OSB yönetimi 93 bin TL tazminata mahkum edilmişti.