II. Yaşam İçin Su Yaz Kampı sona erdi

Su Hakkı Kampanyası’nın Kartal Belediyesi’nin desteği ve Adalar Kent Konseyi’nin işbirliği ile düzenlediği “Yaşam İçin Su Yaz Kampı II” Büyükada Kartal Belediyesi Sosyal Tesisleri’nde 25-27 Ağustos tarihlerinde gerçekleşti.

25 Ağustos akşamı başlayan yaz kampının ilk etkinliğinde “Dünya’da ve Türkiye’de su krizi” konuşuldu. Su Hakkı Kampanyası’ndan Nuran Yüce dünyadaki su krizinin ana nedeni olan kapitalist üretim biçimini ve küresel ısınmayı, azalan su varlıklarına çözüm olarak 1980’lerde geliştirilen neoliberal uygulamaların sorunu nasıl büyüttüğünü ve son yıllarda dünyanın farklı yerellerinde yükselen su hakkı mücadelelerini anlattı. Ardından Evrensel gazetesi çevre muhabiri Özer Akdemir Türkiye’nin çeşitli yerellerinden şirketlerin nasıl halkın suyunu gasp ettiğini örneklerle açıkladı. Toplantının ardından dünyanın en büyük su şirketi olan Nestle’nin nasıl küresel bir su piyasası oluşturduğunu anlatan “Şişelenmiş Hayat” belgesi seyredildi.

26 Ağustos Cumartesi günü kampın ilk etkinliği “Suyun metalaştırılması ve ambalajlı su sektörü” toplantısı oldu. Su Hakkı Kampanyası’ndan Akgün İlhan ambalajlı su sektörünün nasıl su varlıklarını gasp ettiğini ve ekolojiye zarar verdiğini anlattı. Bursa Doğa-Der’den katılan Caner Gökbayrak ise bir zamanlardan su şehri olarak anılan Bursa’nın sularının su şirketleri tarafından şişelenerek tüm ülkeye ve hatta dünyaya satılmasını ve bu durumun sonucu olarak Bursa’nın azalan sularını ve tahrip olan ekolojisini anlattı.

Bu toplantının ardından “Mavi Topluluklar: Suyun ticarileştirilmesine hayır!” konulu bir atölye gerçekleştirildi. Katılımcılar, öğrenciler ve yereller olmak üzere iki gruba ayrıldı. Son yıllarda Kanada’dan başlayarak dünyaya yayılmakta olan mavi topluluklar akımı kısaca anlatıldı. Ardından üniversitelerde veya yerellerde mavi topluluklara katılabilmek için nasıl kampanyalar yapılabileceği hep birlikte tartışıldı. Su Hakkı Kampanyası önümüzdeki dönemde mavi topluluklar kampanyasına ağırlık vererek atölyede ortaya çıkan fikirlerin koordinasyonunu ve takibini üstleneceğini açıkladı.

Bir sonraki etkinlik “Su gaspının farklı boyutları ve mücadeleler” oldu. Bu etkinliğin konuşmacıları Melda Onur (Sosyal Haklar Derneği), Agit Özdemir (MEH) ve Nusret Türkkan’dı (DAYKO). Melda Onur Türkiye’nin farklı yerellerinden HES’lere ve madenlere karşı verilen mücadeleleri ve milletvekilliği döneminde bu konuda yaşadığı deneyimleri paylaştı. Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Agit Özdemir ise Ilısı barajı tarafından sular altında bırakılan Hasankeyf’te verilen mücadeleyi ve Hasakeyf’te son haftalarda başlayan tarihi alan yıkımını anlattı. DAYKO’dan katılan Nusret Türkkan ise Istrancalar’ın özelliğini, bu bölgenin İstanbul için su ve hava deposu olarak önemini ve bölgede madenler, taş ocakları, sanayi gibi yapılaşma nedeniyle yaşanmakta olan ekolojik yıkımı anlattı.

Toplantının hemen ardından aktivistler kolektif bir şekilde pankart hazırladılar. “Sular Özgür Aksın” yazan pankartta Türkiye’nin dört bir yanında süren su hakkı direnişlerinin isimleri de yer aldı. Günün son etkinliğinde ise Brezilya’da yapılan dünyanın en büyük dördüncü barajı Belo Monte ve neden olduğu sosyolojik ve ekolojik yıkımın anlatıldığı “Belo Monte: Selden Sonra” belgeseli gösterildi.

Pazar günü etkinlikleri “Su hakkı ve su mücadeleleri” toplantısı ile başladı. Su Hakkı Kampanyası’ndan Özdeş Özbay ve Akgün İlhan dünyada 1990’larda yükselen su hakkı mücadelelerini ve bu mücadelelerin bir sonucu olarak ortaya çıkan ve gelişen su hakkı kavramını anlattılar.

Bir sonraki etkinlikte ise Adalar Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Halim Bulutoğlu ve Büyükada’da kuyuculuk mesleğinin son temsilcilerinden Adnan Garip Büyükada’nın tarihten günümüze su sistemlerini, sarnıçlarını, sakalarını ve su etrafındaki ada yaşamını anlattılar.

Yaz kampının son etkinliği ise Adalar Müzesi ve müzede yer alan Sürgün Kayıkları sergisi ziyareti oldu. Müzenin hazırlanmasında büyük emeği olan Halim Bulutoğlu müzeyi aktivistlere bizzat tanıttı.

Yaz kampı sona erdi ancak mücadele sürüyor. Su Hakkı Kampanyası önümüzdeki dönemde yeni tanıştığı aktivistleri ile birlikte hem farklı illerde su hakkı atölyeleri gerçekleştirecek hem de mavi topluluklar konusunda üniversitelerde ve belediyelerde kampanya başlatacak. Kampa katılamamış olan tüm yaşam savunucularını su hakkı kampanyası ile iletişime geçmeye ve yeni dönemde birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.