Suyun Satıldığı Yer

Wasilis von Rauch

Bu web sitesinde, bir kaynak olarak suyun sömürüsünden ve çeşitli kapitalist el koyma biçiminden bahsedildi. Bütün bu biçimlerin hepsinde ortak olan, toplumun, genellikle büyük bir bölümünün, su kullanımının yararlarından dışlanmasıdır. Hepsi ortak bir malın sınırlanması anlamına geliyor. Bu, ev ahalisinin su parasını ödemediği zaman sularının kesildiği veya su saatleri vasıtasıyla bir ön ödeme alındığı (Güney Afrika’da olduğu gibi) kamusal su hizmetlerinin özelleştirilmesi demektir. Bu ayrıca, devlet tarafından işletilen, büyük ölçekli endüstri kümeleri için elektrik üreten, sömürgelerdeki baraj projeleri için de geçerlidir ve buraların etkilenen halkları gene de su ve elektrik kaynağından yoksundur (oysa onlar, baraj yapımının olumsuz sosyal, ekonomik, ekolojik ve kültürel sonuçlarından etkilenmişlerdir). Bu gibi durumlarda özel şirketler, ulusal güç ve büyüme politikalarının kâr amaçlı yürütücüleridir. Bunun bir belirgin örneği, Türkiye’nin güneydoğusundaki “bölgesel kalkınma projesi”, GAP’tır (Güneydoğu Anadolu Projesi).

Göl veya nehir gibi su kaynaklarının özel kuruluşlara satılması dışlamanın aşırı bir formudur; özel şirketler veya kişilere suyu kimin kullanıp kullanmayacağına karar verme özgürlüğünü vermektir.

Bu, özelleştirmenin fazlaca kullanılan bir biçimi olmasa da, bir örnek bulmak için çok aramaya gerek yok, eskiden Doğu Almanya olan bölgelerde göllerin satılması, kitlesel bir olgudur: 2002-2009 yılları arasında 10 bin hektar göl Bodenverwertungs-und Verwaltungs GmbH (BVVG[1]) tarafından satıldı. Bu nedenle, bölge sakinleri teknelerini suya indirmek ve iskeleyi kullanmak için para ödüyor ve eskiden denize girilen sahillerde “Yabancıların Girmesi Yasaktır” levhaları bulunuyor. Özellikle Berlin yakınlarındaki popüler Wandlitz Gölü’nün satışı halkı öfkelendiriyor.
Kamu olanaklarının kaybı yanında özele ait su kaynaklarının da, AB Su Çerçeve Direktifi’nin (WFD) [2] kriterlerini yerine getirmek konusunda problem yaratan kötü bir ekolojik yapısı olduğu ortaya çıkıyor. Ancak BVVG kendi başına hareket etmemekte, eski devlet mülkiyetinin özelleştirilmesini gerektiren Almanya’nın birleşme anlaşmasına göre hareket etmektedir. Ancak 2009 yılında bu uygulama daha büyük protestolarla karşılaştı [3]. Satışlar, 2009 yılında geçici olarak durduruldu ve 2010 yılında da yeniden başlamadı.

Eh, bu sadece yüzmek, balıkçılık ve yelken gibi eğlenceleri sınırlıyor diyebilirsiniz. Bu gerçekten de sadece göllere erişimi ve rekreasyon alanları olarak kullanmasını, çevresel olarak korunan alanları ya da küçük ölçekli balıkçılık demek…. Şili’de su kaynakları tamamen farklı bir ölçekte özelleştiriliyor. Şili, Pinochet diktatörlüğü (1973-1990) sırasında büyük bir baskıyla birlikte tüm ekonomik alanların radikal bir şekilde liberalleşmesine tanık oldu.
Pinochet politikası, Milton Friedman’ın neo-liberal fikirlerini izliyordu. Friedman “teorisi”, diğer ülkelerdeki sosyo-politik sınırlamalar nedeniyle, Şili’de diktatörlük altında uygulanabildiği gibi tamamen, asla uygulanamadı. Bu miras bütün ağırlığıyla günümüze kadar uzanıyor.

Anayasanın suyu bir piyasa malı olarak beyan etmesi özel mülkiyet kurallarının su kaynaklarına da uygulanabilir olması sonucuna yol açıyor. Enerji şirketleri Şili’nin büyük nehirlerini kullanma hakkına sahip. Ve her kim bu haklara sahipse, arazi sahibi olmadan dere yatağı üzerine inşaat yapma hakkına sahiptir. Ancak, başka bir açıdan da, toprak sahibi olmak su kullanım izinini beraberinde getirmiyor.

Aslında bu seçkinler gurubu, o Pechuenche-Mapuche gibi yerli grupların kendi topraklarında yıkıcı barajlara karşı pek bir şey yapmamaları anlamına gelir. Bío-ENDESA’nın “sahip” olduğu Bío Nehri üzerinde yapılan Pangue ve Ralco barajı yüzlerce yıllık eski yerleşim alanlarını sular altında bıraktı. Sakinlerinin korkunç direnci karşısında, ekonomik güç ve vasat bir yanlış bilgilendirmeyle karışık güçlü bir devlet baskısı vardı. 2003 yılında son aileler topraklarını terk etti. Bugün, hidroelektrik santrallerinden gelen elektriğe para ödüyorlar.

Bugünlerde, beş büyük barajdan oluşan başka bir Mega proje planlanıyor. Bu proje, 3200MW elektrik üretecek. Bundan etkilenecek Aysen denilen bölge, Patagonya’da (güney Şili) Baker ve Pascua ırmaklarının olduğu yerdir. Projenin amacı, Santiago sanayi bölgesinin 2400km kuzeyindeki bölgenin artan enerji açlığını karşılamaktır. Ağır sanayi ve madencilik bu enerjinin en büyük tüketicileridir (bu baraj projesinin yarı iç-sömürge yapısı, daha önce bahsedilen Türkiye’nin güneydoğusundaki GAP projesine çok benzemektedir).

Planlayıcı HydroAysen konsorsiyumu, ünlü ENDESA ve Şili enerji şirketi Colbun SA’dan oluşur. Bu örnekte, sürecin üzerinde temellendiği mülkiyet koşulları diktatörlüğe dayanır. Barajlara ek olarak, proje, büyük bir sanayi limanı, sokaklar ve yüksek gerilim iletim hatlarının inşasını içerir. Bunun için, ilk çağlara ait ormanların ve tatlı su yataklarının kurban edilmesi ve özellikle de büyük çapta yerinden etme [5] planlanmaktadır. İronik olan, kendisinin Şili’nin kuzeyde su kıtlığına neden olduğu madencilik sektörü için bu barajların inşa ediliyor olması: madencilik için büyük miktarda su gereklidir ve yeraltı suları arsenik gibi ağır metallerle kirlenir.

Burada çok uluslu madencilik şirketlerinin tarım toplulukları ve arazi kullanımlarıyla rekabet söz konusudur. Belki de bunun en tartışmalı örneği Şili ve Arjantin arasında yer alan “Pascua-Lama” projesidir. 5000 metre yüksekliğindeki buz yüzeyin altında milyarlarca dolarlık bakır, altın ve gümüş kaynakları yatmaktadır. Bu yatakların kazılması, bu alanının altındaki su vadilerinin üzerinde ölümcül sonuçlara yol açacaktır. Kirlenmiş yeraltı suları ve sulama suyunun kaybı, Huasco Vadisi’ndeki 70 bin küçük ölçekli çiftçinin yaşamını tehlikeye sokmaktadır. [6] Proje, dünyanın en büyük altın madencilik şirketi olan çokuluslu Barrick Gold Şirketi tarafından planlanmaktadır.
________________________________________
[1] BVVG, Doğu Almanya bölgesinde devletin sahip olduğu toprakları satan kamu kuruluşu, tıpkı devlete ait şirketlerden meşhur “Treuhand Gesellschaft” gibi.
[2] Bkz: http://www.piratenbrandenburg.de/2009/07/brandenburger-seen-sollen-weiter-privatisiert-werden/ veya: http://www.attac-netzwerk.de/wasser/neuigkeiten/artikel/datum/2009/07/29/wasserprivatisierung-in-brandenburg/?cHash=8cb85f229f
[3] Alman Parlamentosuna internet dilekçesi: http://brandenburg.nabu.de/projekte/100-Seen-Programm/
[5] Ayrıntılı bilgi için “Barajsız Patagonia” gibi web sitelerine baknız: http://www.patagoniasinrepresas.cl/final/
[6] Protesto guruplarının sitesi http://www.noapascualama.org/pascualama.asp, http://protestbarrick.net/article.php?list=type&type=15, Barrick Gold şirketinin pozisyonu: http://www.barrick.com/CorporateResponsibility/KeyTopics/PascuaLama/PascuaLamaQA/default.aspx