‘Su krizinin nedeni küresel ekonomik faaliyetler’

Kaynak: Etkin Haber Ajansı, 10 Aralık 2011
Dr. Akgün İlhan’a göre, su krizinin nedeni artan dünya nüfusu değil, yoğun su ve enerji gerektiren küresel ekonomik faaliyetler.
“Yeni Bir Su Politikasına Doğru” kitabının yazarı Dr. Akgün İlhan, su krizinin artan dünya nüfusundan değil, “yoğun su ve enerji tüketimi gerektiren küresel ekonomik faaliyetler ve buna uygun yaşam biçimi”nden kaynaklandığını belirtti. Herkesin suya erişim hakkının olduğunun altını çizen Dr. İlhan, su yönetiminin “devlet ve bürokrasiye değil, yerele yakın bir kamunun denetiminde olması” gerektiğini vurguladı.

Su Hakkı Kampanyası’nın düzenlediği panelde, “Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler” konusu tartışıldı. Panele konuşmacı olarak katılan ve kampanya çalışması kapsamında “Yeni Bir Su Politikasına Doğru” kitabını hazırlayan akademisyen Dr. Akgün İlhan, dünyada ve Türkiye’de mevcut su politikası ve sonuçlarıyla alternatif çalışmalar hakkında bilgi verdi.

‘SU SINIRLI ANCAK YETERSİZ DEĞİL’
Suyun sınırlı bir kaynak olduğunu ancak yetersiz olmadığını belirten Dr. İlhan, “Dünya su krizinin nedeni iddia edildiği gibi artan nüfus değildir. Dünya su krizinin esas nedeni, yoğun su ve enerji tüketimi gerektiren küresel ekonomik faaliyetler ve buna uygun yaşam biçimidir” diye konuştu. Dr. İlhan, mevcut yaklaşım ile su krizine çözüm ararken, sorunun ötelendiğini hatta yeni çevresel kirleticiler yaratıldığını kaydetti, “Gelecek kuşaklara ekolojik borç bırakıyoruz” dedi.

Dr. İlhan, Türkiye’deki su yönetiminin “milli güvenlik ve kalkınma” kavramlarıyla tanımlandığına dikkat çekti. Ayrıca ülkede vatandaşın su tüketiminin azaldığına dair verileri aktaran Dr. Akgün İlhan, su tasarrufundan ise “fiyatları yukarıya çekme”nin anlaşıldığını söyledi.

Doktor Akgün İlhan, Türkiye’deki suyun özelleştirilmesi yöntemine ilişkin de şu bilgileri verdi:
“Baraj ve HES’lerin yerli ve yabancı şirketlere devredilmesi
DSİ’nin yaptığı sulama tesislerinin bu birliklerine ve kooperatiflere devredilmesi
Kentsel su hizmetlerindeki özelleştirme
Ambalajlı su sektörünün büyümesi.”

‘AMBALAJLI SU ÇOK PAHALI’
Ambalajlı suyun musluk suyundan kat be kat pahalı olduğunun altını çizen Dr. İlhan, “Su şirketleri açısından çok karlı bir iş. Bu yöntem, tatlı su kaynaklarını küresel şirketlere açıyor ve geride de kirlenmiş su kaynaklarıyla dağ gibi pet şişeler kalıyor” diye konuştu. Dr. İlhan, Türkiye’de ambalajlı su alanında 250 şirketin bulunduğunu, bunların büyük bir kısmının yerli şirketler olduğunu ancak 4 yabancı şirketin hem Türkiye’de hem de dünyada pazarın yüzde 50’sini yönettiğini kaydetti.

‘EKOLOJİ VE ADALET KAVRAMLARIYLA İLGİLİ’
Dr. Akgün İlhan, suyu alınıp-satılan bir kaynak olarak gören mevcut anlayışa karşı çıkan muhalif yaklaşımların da olduğunu belirterek, “Muhalif paradigma ise su yönetimini, ekoloji ve adalet kavramları ile doğrudan ilişkili bir mesele olarak ele alıyor. Ayrıca, suyun özelleştirilmesi olduğu kadar ticarileştirilmesine de karşı çıkıyor. Ayrıca, suya herkesin erişim hakkının olması ve suyun yönetiminin kamuda olması gerektiğinin altını çiziyor” diye konuştu.

Dr. İlhan, dünyada alternatif su yönetiminin olmadığını ancak alternatif arayışları olduğunu söyledi, “Türkiye’de de Dikili Belediyesi’nin yaptığı çalışma var. 10 tona kadar olan suyu ücretsiz veriyor. Bu nedenle Belediye Başkanı Osman Özgüven hakkında dava açıldı. Diyarbakır Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşleri’nun ucuz su temini konusunda çalışmaları var. Ayrıca, ödeme gücü olmayanların su borçlarına bir şekilde af getiriyorlar. Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği ve DİSKİ, kamu-kamu işbirliğini önemsiyorlar” diye konuştu.

‘KK ORTAKLIĞINA ÖNEM VERİLMELİ’
Kamu-özel işbirliğinin özelleştirme anlamına geldiğine vurgu yapan Dr. İlhan, “Kamu-kamu ortaklığına önem verilmeli. Ancak devlete ve bürokrasiye değil, yerele yakın bir kamu anlayışını tanımlamak gerekiyor” dedi.

Dr. Akgün İlhan, yeni bir su yönetiminin oluşturulmasında yerel yönetimlere de büyük görevler düştüğünü belirtti.