Bir direnişten diğerine

gezi parki icin el eleDHA, 12 Haziran 2013, Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesine karşı başlatılan direniş, yıllardır korumak için mücadele edilen Allianoi’den Hasankeyf’e, Tuz Gölü’nden Burdur Gölü’ne, Alakır’dan Peri Suyu’na kadar tehlike altındaki doğal alanları ve doğal yaşamı tahrip eden projeleri de gündeme getirdi.

Eşi Tuğba Günal Erkutlu ile birlikte Antalya’nın Kumluca İlçesi sınırlarındaki Alakır Vadisi’ne yerleşip burada yapılacak HES’lere karşı mücadele veren Birhan Erkutlu, 8 yıl sonra tekrar doğduğu yer İstanbul’a döndü. Gezi Parkı direnişçileri arasında yer alan Birhan Erkutlu, uzun yıllardır Türkiye’nin birçok yöresinde göl, nehir, vadi, orman gibi doğal alanların HES, baraj, taş ve mermer ocakları, termik santraller gibi yatırımlarla tahrip edilmelerine karşı mücadele yürüttüklerini anlattı.

SON AĞACIN EFSANESİ

Gezi Parkı’nın, Anadolu’daki doğa katliamlarının anlaşılması gerekliliğinin çıkış noktası ve sembolü olduğuna işaret eden Birhan Erkutlu, olayları Kızıldereli Şef Seattle’ın “Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” sözünde yer alan “son ağaç kesildiğinde” sözünü kehanete benzetti. Gezi Parkı içinde oluşturulan alanda herkesin inanılmaz bir uyum ve barış içinde yaşadıklarını kaydeden Birhan Erkutlu, burada Türkiye’nin doğasına sahip çıkma uyanışının yaşandığını anlattı.

Gezi Parkı’nın, doğaya ve yaşama sahip çıkan tüm canlıların buluşma noktası, varolma yeri, belleği olduğunu belirten Erkutlu, şunları söyledi:

“Buradaki uyanış, şu anda sadece Anadolu’nun değil tüm dünya halklarının ortak bilincine ve uyanışına dönüşmüştür. Tarihi bir değişim ve dönüşümü geri dönülemez bir şekilde tetiklemiştir. Artık farklı bir dünyada nefes alıp veriyoruz. Bir halk, doğası gereği, doğasıyla birlikte kardeşliğe, barışa ve dirilişinin direnişine uyandı.”

Birhan Erkutlu, Gezi Parkı’nın, sular altına gömülen Allianoi’den Hasankeyf’e, HES’lerle suları borulara hapsedilen Alakır Nehri’den Tunceli’deki Peri Suyu’na; yanlış sulama yöntemleri ve çevrelerindeki besleyici su kaynakları üzerine yapılan barajlar nedeniyle kurumaya yüz tutan Burdur Gölü’nden Aras Nehri Kuş Cenneti’ne; taş, mermer, altın gibi çeşitli maden aramaları yüzünden ormanları yok edilen Finike’den Kazdağları’na kadar Türkiye’nin 100’e yakın eşsiz alanında yaşanan tahribatlara dikkati çektiğini söyledi.

39 yaşındaki Erkutlu, bu alanların bundan sonraki süreçte daha iyi korunması gerekliliğini dile getirdi.

ALAKIR VADİSİ’NE YERLEŞMİŞTİ

İstiklal Caddesi’nde resim atölyesi bulunan Birhan Erkutlu, eşiyle birlikte İstanbul’daki hayatını bırakıp ‘organik’ bir yaşantı ve ürettiğini tüketen olma hayaliyle 8 yıl önce Antalya’nın Kumluca İlçesi’ne bağlı Kuzca Köyü sınırları içerisindeki Alakır Vadisi’ne gelerek kerpiçten ev yapıp yerleşti.

Erkutlu çifti, toprağı ekip biçerek yaşamlarını burada sürdürmeye başladı. Yerleştikleri bölgeye HES yapımına başlanmasıyla birlikte, çiftin doğayla başbaşa yaşam hayalleri yıkıldı. Santralin yapılacağı vadinin SİT alanı ilan edilmesi için dava açan 14 çevreci arasında yer alan Erkutlu çifti, kamuoyu oluşturmak ve dava masraflarını karşılamak için müzik albümü ve belgesel film yaptı.