Hidrolik kırılma yeraltı sularını kirletiyor

wyomingKaya gazı çıkarma yöntemi olarak kullanılan hidrolik kırılmanın yeraltı içme sularını kirlettiği geçen hafta Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ile bir kez daha kanıtlandı. Hidrolik kırılma yönteminin suyu kirletip kirletmediği bilim insanları, aktivistler ve şirketler arasında ciddi bir tartışma konusu ve bu konuda birçok araştırma yapılıyor.

Hidrolik kırılma yöntemi ile benzen ve ksilen gibi kimyasallarla karıştırılmış su yüksek basınçla kaya altlarına basılıyor ve daha sonra sıkışan su ve kimyasallar genleşerek patlıyor. Bu sayede kayalar arasındaki petrol ve gaz açığa çıkıyor. Kullanışmış kirli su ise genelde aktif haldeki kuyunun etrafında açılan çukurlarda biriktiriliyor.

fracking_diagram1

Geçen yıl Yale Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma hidrolik kırılmanın yeraltı sularını kirletmediği sonucuna varmıştı. Pensilvanya’nın kuzeydoğu kısmında 64 ayrı noktadan yeraltı suyu alan araştırmacılar sularda kırılma yöntemi sonucu ekstra bir kirlilik bulunmadığı sonucuna varmıştı. Daha önce de Duke Üniversitesi hidrolik kırılmanın yeraltı sularını kirletmediğini hatta ülke genelinde hidrolik kırılma için kullanılan suyun sanayide kullanılan suyun sadece %1’i olduğunu söylemişti.

Geçen hafta Stanford Üniversitesi akademisyenleri tarafından sonuçları yayınlanan bir araştırma ise tamamen farklı sonuçlara vardı. Wyoming eyaletinin küçük kasabası Pavillion’da, kasaba halkının içme suyunun tadında değişim olduğu şikayetleri üzerine 2010 yılından beri hidrolik kırılma yönteminin sonuçlarını ölçmek için çalışma yapılıyordu. Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından gerçekleştirilen araştırma, yeraltı sularında bulunan kimyasalların şirketler tarafından kullanılan kırılma yönteminde kullanılan kimyasallardan oluştuğunu ortaya koydu.

pavillion_750

1960’larden beri 180 kadar petrol ve doğal gaz kuyusunun açıldığı kasabada içme suyu olarak da kullanılan yeraltı sularında tehlikeli derece kimyasal atıklar bulunurken bunun temel nedeninin kullanılan suların biriktirildiği çukurların sızdırmayı engelleyecek şekilde kaplanmaması ve yeteri kadar çimento bariyerlerinin kullanılmaması olarak gösteriliyor.

Araştırma sonuçları petrol ve doğal gaz şirketlerinin tepkisini çekti. Encana şirketi yetkilisi Pavillion’da yaptıkları ölçümlerde içme sularında hiçbir şekilde doğal gaz ve petrol sızıntısı bulunmadığını söyledi. Fosil yakıt savunucusu bir lobi grubu olan Energy in Depth-Ohio yetkilisi ise sonuçların güvenilir olmadığını ve aynı araştırmacıların sürekli bu tarz bilgiler yaydığını söyleyerek Türkiye’den de alışık olduğumuz argümanları tekrarladı. Öte yandan Agency for Toxic Substances and Disease Registry ise kasabada yaşayanların musluk sularını yemek yapımı ve temizlik için dahi kullanmamasını önerdi.

Araştırma lideri Dominic DiGiulio şirket laboratuarlarının hidrolik kırılmada kullanılan kimyasalları araştırmadığını söyledi. Bazı kimyasalların ise tespit edilmesinin zorluğunu anlattı. Örneğin suya katılan metanol maddesi sağlık açısından son derece tehlikeli bir madde ve kırma sırasında şirketlerin kullandığı kimyasallardan biri. Ancak düşük oranlarda kullanılan bu kimyasallar şirket laboratuarları tarafından araştırma kapsamına alınmıyor.

Stanford Üniversitesi daha önce de ABD’de hidrolik kırılma nedeniyle depremler yaşandığına dair bir rapor yayınlamıştı. ABD’nin orta bölümlerindeki eyaletlerde 3.0 ölçeğinde depremlerde ciddi bir artış yaşandığını ortaya koymuşlardı. 1973-2008 yılları arasında, yılda ortalama 24 küçük ölçekli depremin yaşandığı bölgede son altı yılda bu depremlerin sayısı yılda 318’e çıkmıştı. Üstelik sadece geçen yıl bu rakam 1.010 olarak açıklandı.

Kaynak: RT News, Scientific American