Mezopotamya Ekoloji Hareketi 1. Konferansı Sonuç deklarasyonu

mezopotamya_ekoloji_hareketi_1nci_genel_konferansi_yogun_ilgi_ile_van_da_basladi_h133973_bf49bMEZOPOTAMYA EKOLOJİ HAREKETİ
1. KONFERANSI SONUÇ BİLDİRGESİ (23-24 Nisan, WAN)

Amed, Dilok, Rıha, Merdin, Muş, Wan, Elih, Siirt, Dersim, Bitlis illerinden 100 Mezopotamya Ekoloji Hareketini delegesinin, Türkiye‘de ekoloji mücadelesi yürüten Gaya dergisi, Nükler Karşıtı Platform, Yeşil Direniş, Yeşil Gazete, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Karadeniz Isyandadır Platformu, Kuzey Ormanları Savunması, Su Hakkı Kampanyası, Dersim Ovacık Belediyesi; Almanya’dan İCOR, Rojhilat Kürdistanı’ndan Parastina Green Chiya temsilcileri ve DTK, KJA, HDK, HDP’nin katılımıyla 170 kişiyle Wan, Nuda Kültür Merkezinde 23- 24 Nisan tarihinde gerçekleştirilmiştir.

Kapitalist modernite, kent-sınıf-devlet üçlüsü ve iktidar-sermaye birikim yöntemiyle toplumları nefessiz, üretimsiz bıraktığı gibi, doğaya her tür yıkımı dayatmaya devam etmektedir. Mevcut sistem, ulus-devlet ve hükümetler eliyle, ‘Kentsel dönüşüm’ ve “kamulaştırma” projeleriyle toplumsallığı dağıtmakta, işsizlik, yoksulluk, genetiğiyle oynanmış gıdalarla suni beslenmeyi, kültürel, tarihsel ve toplumsal yıkımı dayatmaya çalışmaktadır. GAP, Ilısu, Zeugma, Yeşil Yol, Carettepe, Munzur ve Kanal İstanbul, üçüncü köprü gibi “dev” yıkım projeleri, orman alanlarının imara açılması, su varlıklarını ticarileştirilmesi, toprakların metalaştırılması, fosil yakıt kullanımın teşvik edilmesi gibi doğadan ve toplumdan uzaklaştıran politikalarında ısrar etmektedir.

Bu mevcut yıkım rejimi tarafından Ortadoğu ve Kürdistan’da yüz yılı aşan savaş ve katliam politikalarıyla tarihte eşi benzeri görülmeyen bir vahşet sürdürülmektedir. Sûr, Nisêbîn, Hezex, Kerboran, Farqîn, Şirnex, Gever, Sîlopiya ve Cizre’deki olduğu gibi yüz binlerce insan, sistem tarafından yerinden yurdundan göç ettirilmekte ve yaşadığı kentler yerle bir edilmektedir. Dünya kamuoyu ise toplum ve doğayı yok etmeye çalışan vahşet ve katliamlara sessiz kalmaktadır.

Ulus-devletin tekçi, inkarcı zihniyeti ve kapitalist modernitenin sınırsız kar-rekabet ve tahakkümcü yapısı dünyayı bu duruma getirmiştir. Bu durumdan dolayı toplumsal felaketler çevre felaketlerine, çevresel felaketler toplumsal felaketlere dönüşmektedir. Toplumun ve insanlığın bu gidişata dur demesi gerekmektedir. Böyle giderse kısa süre sonra geri dönülmez bir noktaya gelinecektir. Bu nedenle ekolojik bir karşı duruşun gelişmesi çok önemlidir.

Tüm bu yıkıcı zihniyete ve uygulamalara rağmen geri dönüş mümkündür.

PicsArt_04-26-01.08.01-520x302

Bir yandan yürütülen savaşlara, diğer yandan HES’ler, termik santraller vb. birçok yıkım politikası ile tarih, doğa, toplumsal değerlerimiz ve yaşam alanlarımız yok edilmesine dur demek için ekoloji mücadelesini büyütmek gerekmektedir. Bu anlamda ekoloji mücadelesi yaşam alanlarını koruma, “Toprağımızı, suyumuzu, enerjimizi komünleştirelim, demokratik özgür yaşamı inşa edelim” şiarı doğrultusunda yürütülmesi, yükseltilmesi gereken bir mücadeledir. Ulus devlete karşı demokratik ulusu; kapitalist sermaye rantçılığı ve endüstriyalizme karşı anti-kapitalist ve anti-tekelci duruşla komünal ekonomiyi; kapitalist modernitenin dayattığı tarım ve enerji politikalarına karşı da doğal tarımı, ekolojik köy ve kentleri, ekolojik endüstri, enerji ve teknolojiyi geliştirmenin tam zamanıdır.

Ekoloji mücadelemizin tüm dünya insanlığının özgürleşmesinin mihenk taşı olduğu bilinciyle yürütülen her çalışmanın özgür birey ve toplum olma yolunda bizi biz yaptığını, yapacağını biliyoruz. Özgür kimlik ve özgür yaşam gerekçemiz olan doğamıza ve toplumsal hakikatimize ulaşma mücadelemizin tüm insanlığı aydınlattığını görüyor, yeni bir aydınlanma çağının öncü halkı ve onun evlatları olarak var olma ve özgürleşme yolunda attığımız her adımın coşkusunu, heyecanını derinden hissediyoruz. 21. yüzyılın ve önümüzdeki bin yılların aydınlık çağlarının müjdecisi olan paradigmamız, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmadır. Bu anlamda ekoloji mücadelesi herhangi bir mücadele olmaktan öte, özgür yaşam paradigmasının yaşamsal özüdür. Ekoloji olmadan toplum, insan ve doğa olmadan ekoloji olamaz. Milyarlarca yıllık evrensel oluşum diyalektiğinin özü ve kendisi olan ekoloji, tüm var oluş süreçlerini diyalektik olarak birbirine bağlı ve zincirin halkaları biçiminde örer.

Bu anlamda kapitalist moderniteye karşı yürütülecek mücadele, devletçi-egemenlikçi zihniyete karşı demokratik toplumsal ve özgürlükçü zihniyeti geliştirme, toplumsal özne olma mücadelesidir. Bu da ancak, doğayı-toplumu-bireyi sermaye-rant ve iktidar için her türlü kullanıma açan sisteme karşıt bir duruşla, toplumsal varlık ve özgürlük mücadelesi ile gelişir

Ortadoğu’da ekolojinin tarihi de kadının tarihi gibi yazılmamıştır. Nasıl özgür kadın için kadın tarihini bilmek gerekiyorsa, ekolojik toplum için de ekolojinin tarihini bilmek gerekir. Bu anlamdaekoloji akademileri açarak, tüm toplumsal alan ve akademi eğitimlerinde ekolojik bilinci vazgeçilmez bir boyut olarak programlara dahil etmek gereklidir. Kendi meclislerimizi örgütlemek kadar, tüm toplumsal alan ve kurumsal çalışmaların ekolojik bilinç, duyarlılık ile örgütlenmesi sağlama sorumluluğu hayatidir. Demokratik ve ekolojik toplumun inşası noktasında konferansımızda önemli kararlaşmalar yaşanmıştır.   Konferansımızla birlikte alınmış kararlar ile dünya ekoloji hareketlerine de soluk aldırtacak düşünsel, örgütsel ve eylemsel bir çıkış planlanmıştır. Alınan kararların bazıları şunlardır:

  • Ulusal ve uluslar arası ekoloji haraketleri ile düşünsel, örgütsel ve eylemsel bir bütünleşme sağlanması, tahribatlara karşı ortak ağlar geliştirerek ortak eylemlerin geliştirilmesi.
  • Yaşam için vazgeçilmez olan enerji, su, orman, toprak, kentleşme, tarım-tohum, teknolojide yaşanan zihinsel, fiziksel ve ideolojik tahribatlara karşı, konferansta kabul edilen Mezopotamya ekoloji hareketi politakaları çerçevesinde mücadele etme ve yeni yaşamı inşa etme kapsamında mücadelenin yükseltmesi.
  • Kürdistan’da kent yerleşimlerini yıkan, ormanları yakan sisteme karşı mücadele etme, buralarda yaşanılan ekolojik tahribatları teşhir etme, tahribat haritasını çıkarma, raporlama.
  • Kürdistan’da yıkılan, yakılan kentlere yönelik diğer ekoloji hareketlerine de çağrı yapılarak eylem ve çalışmaların planlanması, bu kentlerde oluşturulmuş dayanışma platformlarına aktif katılımın sağlanması.
  • Kürdistanda enerji ve güvenlik politikaları sonucunda yok olmakla karşı karşıya kalan kültürel ve doğal alanlar olan Hasankeyf, Diyarbakır sur, Munzur vadisi, gele goderne vd değerlere korumaya karşı mücadeleler sürdürülmesi.
  • Kürdistani bir ekolojik modelin inşa edilmesi.
  • Ekoloji kapsamında basın yayın organlarında düzenli programların yapılması, süreli yayınların çıkarılması.
  • Ekoloji akademilerinin kurulması.
  • Tüm Kürdistan’da ve Ortadoğu’da örgütlenme ağını yaygınlaştırma. Hukuksal mücadeleyi yürütme.

Mezopotamya Ekoloji Hareketi