Sis Dağı’nın başında 5 HES!

Sisi dağına 5 HESKaynak: Atlas, Yusuf Yavuz, 9 Eylül 2013

Trabzon’un Şalpazarı ilçesinde bulunan Ağasar Vadisi’nde yapımı planlanan 5 ayrı HES projesi yöre halkını ayağa kaldırdı.Ünlü ‘Ağasar’ın balını’ türküsüne de konu olan Ağasar Deresi ve Sis Dağı’nı da kapsayan 30 kilometrelik Ağasar Vadisi için Şalpazarı’nda düzenlenen toplantıda konuşan KTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Burhan Çuhadaroğlu, “İklim tahmini yapanlar, önümüzdeki 50 yıl içerisinde ortalama sıcaklığın 2-3 derece artacağını söylüyorlar. Bu da bizim yaşamak için dağlara kaçacağımız anlamına gelir. Bölgenin HES’lere ihtiyacı yok” dedi.

Trabzon’un Şalpazarı ilçesinde bulunan ve yöresel türkülere ilham veren Ağasar Vadisi’nin başı bugünlerde HES projeleriyle dertte. Plansız uygulamaların yanı sıra bilim ve hukukun hiçe sayılarak sürdürüldüğü HES projelerine ülke genelinde tepkiler sürerken süreçten en çok etkilenen bölgelerin başında gelen Karadeniz Bölgesi’nin neredeyse bütün vadileri ayakta. Sis Dağı ve Ağasar Deresi’ni de kapsayan yaklaşık 30 kilometrelik Ağasar Vadisi’nde de toplam 5 ayrı HES yapımı planlanıyor.

AĞASAR VE SİS DAĞI İÇİN BİR ARAYA GELDİLER

Ağasar Vadisini HES yıkımından korumanın yollarını aramak amacıyla CHP ilçe örgütü öncülüğünde Şalpazarı’nda düzenlenen bilgilendirme toplantısına, Tonya Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Bekir Uzunoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Burhan Çuhadaroğlu ile Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan konuşmacı olarak katıldı.

Şalpazarı Atatürk İlköğretim Okulu konferans salonunda düzenlenen ve çeşitli siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve Muhtarlar Derneğinin de destek verdiği toplantıda çok sayıda yöre köylüsü hazır bulundu.

MÜCADELE İÇİN BİRLİK VURGUSU

HES’lerle ilgili kısa bir sinevizyon gösterisi ile başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan Bekir Uzunoğlu, Tonya’da Fol Deresi üzerinde kurulması planlanan HES projeleri, maden ocağı ve çimento fabrikasına karşı yürütülen mücadeleden örnekler vererek köylülerin birlik ve bütünlük içerisinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı.

KÖYLÜLERE ‘ÇAPULCU’ SUÇLAMALARINA HAZIR OLUN UYARISI

HES’lere karşı mücadele ederken köylülerin ötekileştirilerek çeşitli suçlamalara maruz kalacağına da dikkat çeken Uzunoğlu, “Şalpazarı ve Ağasar köylüleri artık bu mücadele sürecinde ‘çapulcu, eşkıya ve vatan sevmez gibi’ suçlamalara da göğüs germesini öğrenmelidir” uyarısında bulundu.

‘HES’LERE İHTİYAÇ YOK, YAŞAMAK İÇİN DAĞLARA KAÇACAĞIZ’

Toplantıda konuşan KTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Çuhadaroğlu, HES’lerin doğal yaşam alanlarına ve çevreye geri dönüşümsüz zararlar verdiğini ve adeta katliam etkisi yaptığını savundu. HES’lerle ilgili teknik bilgilerin yanı sıra bölgenin doğal ve endemik yapısına ilişkin bilgiler de aktaran Çuhadaroğlu, “Bölgemiz doğal yapı ve bitki örtüsü açısından çok hassas olunması gereken bir bölge. İklim tahmini yapanlar, önümüzdeki 50 yıl içerisinde ortalama sıcaklığın 2-3 derece artacağını söylüyorlar. Bu da bizim yaşamak için dağlara kaçacağımız anlamına gelir. Bölgenin HES’lere ihtiyacı yok. Organik tarımdan turizme kadar pek çok alan için elverişli bir bölgemiz var” diye konuştu.

DAKAP SÖZCÜSÜ ŞAN: ‘HES’LER KÖYLÜLERİ YURTSUZLAŞTIRIYOR’

Çuhadaroğlu’nun ardından konuşan DEKAP Sözcüsü Ömer Şan ise HES projelerinin köylüleri yurtsuzlaştırılması anlamına geldiğine dikkat çekerek, elde ettikleri verilere göre bugün ülke genelinde 2 bin 400 civarında HES projesi ile sayıları 4 bini bulan mini HES projesinin bulunuğunu söyledi.

‘DEREDE SU YOK, BU NEYİN YAĞMASIDIR’

Deneme üretimine geçen HES’lerin dereleri ve su kaynaklarını kurutmaya başladığını vurgulayan Şan, “beklenen üretimin yarısı dahi gerçekleştirilememiştir. Bizler bu projelerin rant odaklı olduğunu, derelerimizde su bırakmadığının canlı örneklerini verirken, birileri bizi ‘vatan sevmez, bir avuç çapulcu ve eşkıya’ olarak nitelendirdi; dereleri HES’lerin kurutmadığını ileri sürerek zaten o derelerde su olmadığını iddia etti. Madem derelerde su yoktu, neden bunca HES projesine izin veridi, su kullanım anlaşması imzalandı, üretim lisansı verildi? Bu neyin yağmalanmasıdır” diye konuştu.

BAKANLARIN HANGİSİ DOĞRU SÖYLÜYOR

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, bakanlığının kuruluş ilkelerine, yasa ve yönetmelikler ile hukuka, yargı kararlarına aykırı bir şekilde, ülkemizin enerji açığı olduğu bahanesiyle HES’leri savunmaya ve çalıştığını, buna karşın Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Türkiye’de elektrik enerjisi açığı olmadığını ve hatta üretim fazlası olduğunu söylediğini anlatan Şan, ülkedeki kayıp-kaçak oranının azaltılması halinde bütün HES projelerinin üretiminden daha çok enerji tasarrufu sağlanacağına da dikkat çekti.

‘SUYUNA SAHİP ÇIKMAYAN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAMAZ’

Suyun yaşamın ve bulunduğu ekosistemin hakkı olduğunu, hiçbir canlının suya ulaşma önceliği bulunmadığını kaydeden Şan, “Suyuna, toprağına ve yaşam alanlarına sahip çıkamayan hiçbir toplum, geleceğine, özgürlüğüne ve bağımsızlığına da sahip çıkamaz” dedi.

‘AĞASAR DA ZATEN SU KALMAMIŞ’

Sisdağı ve Ağasar Deresinin türkülere ilham kaynağı olduğunu  anlatan Şan, “Ağasar’da zaten su kalmamış. Yetmemiş, Adembilmez ve Sisli derelerine de göz dikmişler. Dere yatağındaki su bugün can suyu oranındadır ki bırakın yukarı doğru akmasını yatağında bile taşların arasından zor sızıyor. Burada hangi HES projesinden üretim bekleniyor? Hedef enerji üretimi falan değil, rant ve suyumuza, topraklarımıza el konulması, bizlerin yüzyıllardır üreterek var ettiğimiz doğal yaşam alanlarımızdan çıkarılmamız ve suyun ticarileştirilmesidir! Bize enerjide dışa bağımlılıktan kurtulma hikâyeleri anlatanlar, önce bize bu projelerle sularımızın, topraklarımızın da nasıl dışa bağımlı hale getirildiğini açıklamalıdırlar” diye konuştu.

HES’LERE 130 DAVA AÇILDI, 110 İPTAL KARARI ÇIKTI

Konuşmasının son bölümünde HES’lere karşı yürütülen hukuksal mücadelelere değinen Şan, HES’lere karşı bugüne kadar 130’a yakın daha açıldığını ve bunlardan 110’a yakınında ‘iptal ve yürütmeyi durdurma kararı alındığını kaydederek şöyle konuştu: “Ancak bunlar ne yargı kararı ne de hukuk dinliyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde halkın onaylamadığı, istemediği ve tepki gösterdiği hiçbir işlem yapılamaz! Kimse kendi gücünü halkın gücü üstünde göremez.”