İrlanda’da Su Hakkı: Mücadeleyi mücadele ederek öğrenmek

a_20

Kaynak: Marksist.org, Memet Uludağ

İrlanda’da uzun bir süredir devam eden su hakkı mücadelesi yeni yılda yenilenen bir kararlılıkla, zorlukları aşarak yoluna devam ediyor.

2014 yılında ülke tarihinin art arda gelen, en büyük üç kitlesel gösterisinden sonra Su Hakkı kampanyasının yeni yılda nasıl bir yön izleyeceği merak konusu idi.

Geçen yıl yapılan çok büyük kitlesel gösterilerden sonra hükümet suyu ücretlendirmekten vazgeçmedi ama ciddi bir takım geri adımlar attı. Örneğin ücretlerde indirime gidildi ve ödemeye başlama tarihi 2016 yılına ertelendi. Ancak bu geri adımlar henüz ücretsiz, kamu denetiminde ve kalıcı bir su hakkının kazanıldığı anlamına gelmiyor.

Giderek büyüyen kampanya bir yandan işi fiili olarak yürüten tabanın verdiği enerji ile yoluna devam ederken diğer yandan ise kampanyayı ‘resmi’ olarak yürüten tepedekilerin çekinceleri nedeniyle kimi siyasi ve pratik aksaklıklara uğradı. Sendikaların etrafında örgütlenen ama asıl eylemliliğini yerel halk örgütlenmelerinden alan Su Hakkı kampanyasının önündeki en büyük politik sorunlar, ilk olarak, ülkenin dört bir yanına yayılmış yerel örgütler üzerindeki denetimini kaybedeceğinden korkan sendika yöneticilerinin hareketin karar-yetki süreçlerini bürokratik mekanizmalarla kısıtlama eğilimleri; ikinci olarak ise, gelişen mücadele dalgasından yararlanarak kendini ‘reformcu-sol’ bir hükümetin içinde hayal eden ve başını cumhuriyetçi Sinn Fein’in çektiği, “bizi iktidara getirin, biz sizin su hakkınızı veririz” diyen siyasi çevreler.

Sendika yöneticileri ve su hakkı mücadelesini seçime endekslemiş kimi siyasi partiler bir yandan mücadelenin sokak eylemlerini frenlerken diğer yandan da kampanyayı yerel forumların göndereceği delegeler sistemi ile demokratik bir şekilde yürütme talebinin önüne geçmekteler.

Oysa ki mahalleler ve bölgeler olarak örgütlenen ve yüzbinlerce kişiyi meydanlara taşıyan bu mücadelenin ana taleplerinden biri ‘yeni bir hükümeti bekleme, su hakkını şimdi elde et’ olarak gelişti. Bu yerel örgütler giderek daha da artan bir şekilde kampanyanın gidişatında demokratik söz sahibi olmak istiyorlar.

31 Ocak’ta yapılan dördüncü büyük ulusal eylem, Su Hakkı kampanyasının başında olan sendika temsilcileri tarafından desteklendi ama resmi bir çağrıyla eylem günü olarak ilan edilmedi. Seçimi gözüne kestirmiş siyasi partiler ise ‘adı var, sokakta eylemcisi yok’ bir eylem şeklini tercih ettiler.

Ama bütün bu frenlemelere rağmen 31 Ocak eylemleri alttan gelen ve işçi sınıfı tarafından sahiplenilmiş bir mücadelenin önünün kesilemeyeceğini bir kere daha gösterdi.

Ülkenin pek çok yerinde, kendi imkanları ile örgütlenen gruplar sokağa çıktı. Dublin merkezde 20 bin kişi, şehrin değişik semtlerinde ise binlerce kişi sokaklardaydı. Ülkenin diğer bölgelerinde de irili-ufaklı pek çok gösteri oldu.

İrlanda Sosyalist İşçi Partisi’nin içinde olduğu ‘Kar Değil İnsan Birliği’ (PBPA) Su Hakkı kampanyası içerisinde amansız bir şekilde, demokratik karar-yetki süreçlerinin işletilmesini savunmakta ve alttan gelişen eylemleri desteklemekte.

Bir yandan su ücretlerini boykot etme çağrısında bulunan PBPA, diğer yandan da sadece pasif bir boykotun değil eylemlerin de geliştirilmesini savunmakta. Zira Su Kakkı kampanyası sadece suyun ücretlendirilmesine değil, krizin yol açtığı bir çok sıkıntıya karşı da öfkelenen kitlelerin mücadelesi.

31 Ocak gösterileri 2014 sonlarında yapılanlar kadar büyük olmasa da, halkın öfkesinin ve mücadele isteğinin sadece seçimlere endekslenemeyecek kadar sağlam olduğunu ve Su Hakkı kampanyasının iki-üç kişi tarafından kapalı odalardan yönetilerek ‘uysallaştırılamayacağını’ kanıtladı.

Şimdilerde gelişen talepler, delege sistemi ile demokratik karar-yetkisi olacak bir ulusal forumun düzenlenmesi ve yeni bir eylem tarihinin belirlenmesi.

İlk talep henüz başarılı olamadı ama ikinci talep, Mart ayında yapılacak ve tüm bileşenlerin destekleyeceği yeni bir ulusal eylem günü kararıyla sonuçlandı.

Zor bir mücadele verilmekte. Bir yanda devlet, siyasi hükümet ve kapitalizmin borazanı medya ile mücadele edilirken diğer yanda da kampanyanın içindeki, işçi sınıfının kendi mücadelesini geliştirmesinden korkanları ikna etmek gerekiyor. İşçi sınıfından çekinenlerin bir kısmı, krizin yükünü işçilere maaletmiş sol-reformcu iktidar ortaklarıyla zamanında yan yana durmuş sendika bürokratları diğerleri ise iktidar ortağı oldukları Kuzey İrlanda’da iki hafta önce 20.000 kamu personelini işten atan ve kamu hizmetlerinde yüzlerce milyon Sterlin kesintileri onaylayan hükümetin ortağı Sinn Fein.

İrlanda’da Su Hakkı bize mücadeleyi mücadele ederek öğretiyor.

Bir yandan çok bileşenli bir cephe mücadelesini yürütmek, diğer yandan bu cephenin her türlü çelişkilerini iyi görmek sosyalistlerin bu süreçteki en önemli görevlerinin başında geliyor.

İşçi sınıfı yardımcımız olsun.