Su ve Hıfzıssıhha hakkı 2015 Sonrası Kalkınma Ajandası’na girdi

2 Ağustos 2015 tarihinde Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler, Eylül ayı sonunda BM Devlet Başkanları Zirvesinde kabul edilecek 2015 Sonrası Kalkınma Ajandası’nın nihai metni üzerinde oybirliğiyle anlaşmaya vardı. 2015 Sonrası Kalkınma Ajandası önümüzdeki 15 yılda resmi kalkınma politikasını şekillendirecek. Ajanda 17 adet Sürdürülebilir Kalkınma Hedefini içeriyor. Bu hedeflerden altıncısı ise herkesin suya ve hıfzıssıhhaya erişim hakkını içeriyor.

2015 Sonrası Kalkınma Ajandası’nda su ve hıfzıssıhha hakkının tanınması geçtiğimiz iki buçuk yılda sivil toplum örgütlerinin hükümetler arası müzakere süreçlerinde göstermiş olduğu kararlı mücadelenin bir ürünüdür. Bu hakkın nihai belgede yer alması için başlatılan ve dünya çapında 621 örgüt tarafından imzalanan küresel imza kampanyası da bu çabaların bir parçası. Türkiye’den Su Hakkı Kampanyası da bu imza kampanyasını desteklemişti.

Su ve hıfzıssıhhaya erişimin Hedef 6’da açık bir şekilde ifade edilmesi temel hizmetlere ve temiz su tedarikine erişimi olmayan insanların durumunu güçlendirmek üzere atılmış önemli bir adımdır. Bu aynı zamanda gezegenin azalan su varlıklarını kötüye kullanmaya devam eden şirketlere meydan okumak için de önemli bir araç sunuyor.

Bu önemli adımın atılmasına rağmen, ajandanın geneli konusunda bazı kaygılar da bulunuyor. Özellikle su ve hıfzıssıhha hakkının sürdürülebilir kalkınma inisiyatifleriyle gerçekleştirilmesinde, özel sektörün rolü konusunda bir netliğin olmaması ve “modern” enerjiyi genişletme hedefinin varlığı kaygılarımızı artırıyor. Zira bu ajanda aracılığıyla “modern enerji” yatırımlarının yapılması hidrolik kırılmanın ve su havzaları üzerinde yıkıcı etkileri olan büyük baraj projelerinin yayılmasını durdurmaya yönelik küresel çabaları tehdit edecek.

Bununla birlikte, Ajanda’nın ekonomik büyüme konusunda yaptığı aşırı vurgu sürdürülebilir kalkınmanın sosyal ve çevresel boyutlarıyla uyumsuzluk gösteriyor.

Artan ticaret ve yatırım anlaşmalarının söz konusu olduğu küresel bir bağlamda, şirketlerin daha fazla sorumluluk alması konusundaki eksiklik ise Ajanda’nın sorunlu bir bölümü olarak çıkıyor.

Kaynak: NGO Mining Working Group