İstanbul’un Su Problemini Bölgesel Ölçekte Yeniden Düşünmek

İstanbul’a yapılan mega ölçekli güncel müdahaleler şehrin içinde ve çevresinde yer alan su kütleleri ve tatlı su kaynaklarının kirlenmesi ile ilgili yeni sorular ve endişeleri ortaya çıkardı. Bu yazıda İstanbul’un 21. yüzyılda hızla kentleşmesinin İstanbul içinde ve çevresindeki su kaynakları üzerine etkileri hakkındaki endişeler ve sorular ele alınacaktır. Bu sorunları ele alırken İstanbul’un kentsel gelişiminin ekolojik problemler ve özellikle su sorunu ile ilişkisini değerlendirmek için metropoliten ölçek yerine bölgesel ölçeğe odaklanılacaktır.

20. ve 21. yüzyıllar boyunca gerçekleşen “gezegensel kentleşme”nin (Planetary Urbanization. Lefebvre, 2003; Brenner 2014) hızı ve kapsamı kent araştırmaları alanında genel geçer kabul edilen ölçek ve kavramların yetersiz kaldığını gösterdi. Kabaca“büyük şehir” (Brunn et al., 2008, p. 19) anlamına gelen ve idari birimleri aşan kentleşmeyi tanımlamak için kullanılan “metropoliten alan” da bu kavramlardan biridir. Metropoliten alan tamamen demografik örüntüler üzerine inşa edilmiş bir yerleşme sistemi hiyerarşisine dayanır ve mekânsal değişim ile hiyerarşik olmayan, çok-kutuplu kompleks yerleşme sistemlerini temsil etmekte yetersizdir. Günümüzde metropoliten alan akademi ve karar alıcılar tarafından İstanbul’un kentleşmesini tanımlamak için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Kent araştırmaları alanında yukarıda bahsedilen eleştirilere paralel olarak -kentsel coğrafya, kalkınma ekonomisi, çevre ve peyzaj tarihi, kentsel ekoloji, ekolojik şehircilik, peyzaj şehirciliği, ve eleştirel haritalama gibi- bir çok farklı disiplin kentleşmeyi kent-kır, yapılı çevre-peyzaj gibi yapay ikilikleri aşarak anlamak için çaba gösterdi. Global, neo-liberal kentleşmenin ağ tipi, çok merkezli, ve parçalanmış yapısınıdeşifre etmek için -Los Angeles Şehircilik okulunun önemli katkıları ile- “bölge” kavramına yönelen ilgi de bu çabaların bir sonucudur. IanMcHarg, Richard T. T. Forman, PatrickGeddes, ve Jean Gottmann gibi peyzaj mimarları, peyzaj ekolojistleri, ve coğrafyacıların çalışmalarında ise “bölge” kavramı ekolojilerin ve doğal kaynakların oluşturduğu hinterlantların ekonomik ilişkiler üzerinden kentsel yığışımlarla birleştiği alanlar olarak kullanıldı.

Bölge kavramının bu çok boyutlu açılımları İstanbul’un kentleşmesinin kompleks katmanlarını deşifre ederken şehri çevreleyen peyzajları da dikkate alan yeni bakış açıları sunar. Kent araştırmaları alanında İstanbul’dan çoğunlukla “uçsuz bucaksız şehir” olarak bahsedilir. Ancak metropoliten ölçekten uçsuz bucaksız görünen şey, daha üst ölçeklerden bakıldığında bu özelliğini kaybeder. Başka bir deyişle, İstanbul aslında Türkiye’nin en küçük illerinden biridir. Şehir, Karadeniz ve Marmara Denizi gibi iki su kütlesi ile sınırlandırılmıştır ve küçük bir alanda çok büyük bir kentsel büyüme baskısı altındadır.

Öte yandan eğer İstanbul’a bölgesel ölçekten bakarsak kentin hinterlandı ile ilişkili yeni kentsel ve ekolojik ilişkiler açığa çıkar. Bu ilişkiler İstanbul ve çevresindeki su problemini tartışmak için bir zemin oluşturabilir.

Marmara Bölgesi on bir ilden (İstanbul, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Bilecik, Bursa, Çanakkale, ve Balıkesir) oluşur ve 67,000 kilometre karelik bir alanı kapsar. Marmara Bölgesi’nin toplam nüfusu 23 milyondur ve Türkiye nüfusunun üçte birini oluşturur. İstanbul’un metropoliten alanının sanayisizleşmesi Marmara Bölgesi’nde endüstriyel yayılmaya neden oldu ve endüstriyel ve tarımsal arazi kullanımları ile kentsel alanların bölgenin ormanları, koruları, bağları, zeytinlikleri, tatlı su ve sulak alanlarıarasına dağıldığı parçalı bir peyzaj yarattı. Dahası 21. yüzyılın başında Marmara Bölgesi ve İstanbul Üçüncü Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, Üçüncü Havalimanı, Kanal İstanbul Projesi, Marmaray Projesi, Osman Gazi Köprüsü ve İstanbul-Ankara Hızlı Tren projesi gibi yukarıdan-aşağı müdahaleler ile gerçekleştirilen bir seri mega-altyapısal projenin inşasına tanık oldu (Figür 1).

Bu projeler arasında İstanbul’un metropoliten alanının içinde yer alan projeler—Üçüncü Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, Üçüncü Havalimanı, Kanal İstanbul Projesi—İstanbul’un su havzaları ve orman alanlarını kapsayarak bu peyzajlar üzerinde kentleşmeyi teşvik ediyor. Ne var ki, daha yakından incelenirse bu projelerin etkilerinin İstanbul’un idari sınırlarını aştığı görülür. Bu bakımdan mega-projeler metropoliten ve İstanbul merkezli yaklaşımların neden olabileceği miyopluğun mükemmel örnekleridir. Örneğin, Boğaz’a alternatif oluşturacak yeni bir kanal yapımını öngören Kanal İstanbul Projesi Karadeniz ve Akdeniz havzalarının ekolojilerini etkileyecek bir kapasitededir.

Figür 1: Marmara Bölgesi’nde yer alan mega projeler.

figure_1
Bölge ölçeği sayesinde Boğaz ve Haliç ile Büyükçekmece ve Küçükçekmece Gölleri gibi İstanbul’un metropoliten alanında yer alan su kütlelerinin ekolojik durumlarına ek olarak Ergene Nehri ve Marmara Denizi gibi Marmara Bölgesi’nde yer alan daha büyük ölçekli su kütlelerinin ekolojik durumu da İstanbul’un kentleşmesi ile ilişkilendirilebilir. Ergene Nehri Havzası önemli miktarda tarımsal arazi kullanımını barındırırken, Akdeniz ve Karadeniz’in suları Marmara Denizi’nde karışarak bu denize özgü bir ekoloji yaratır. İstanbul’un sanayisizleşmesi ile birlikte Marmara Bölgesi’nde gerçekleşen endüstriyel yayılma önemli boyutlarda çevre kirliliğine neden olmuş ve bu iki su kütlesinin ekolojik sürdürülebilirliğini riske atmıştır. Figür 2 (1) ve Figür 3 de görüldüğü gibi İstanbul’un sanayisizleşmesi ile birlikte 2006’da endüstriyel alanlar Trakya’da Ergene Havzası ve doğuda Marmara Denizi’nin kıyılarına doğru desantralize olmuştur. Ayrıca 1990’lardan başlayarak Marmara Denizi’nde özel limanların sayısı da önemli ölçüde artmıştır. Çorlu ve Çerkezköy gibi İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki idari sınırlarının hemen dışında gelişen ticari alanlar Ergene Nehri’ni kirletip nehrin havzasında gerçekleşen tarımsal aktiviteyi tehdit ederken; endüstriyel komplekslerin ve mantar gibi çoğalan özel limanların Marmara Denizi etrafında kümelenmesi bu iç denizin kendine has ekolojisini tehdit etmektedir.

Figür 2 ve Figür 3: 2006’da Marmara Bölgesi’nde endüstriyel, ticari ve ulaşıma ait arazi örtüsü katmanlaşması.

figure2_-2006_1x1_infind2

figure_3_2006_cityregion_ind01

İstanbul’un su probleminin diğer bir bölgesel yönü ise her zaman büyük ölçekli alansal hinterlant müdahalelerini gerektirmiş içme suyu sağlanması problemidir. İstanbul’a—Marmara Bölgesi’nin doğu sınırını oluşturan ve şehirden 180 kilometre uzakta olan—Melen Çayı’ndan su getirme projesi göstermektedir ki, İstanbul’a su getirmek için yararlanılan operasyonel ölçek bölgesel sınırları dahi aşmak üzeredir.

Bu yazıda İstanbul’un su problemi ile ölçek sorunu güncel kentleşme teorileri ile ilişkilendirilerek disiplinler-arası bir ortak zemin yaratılmaya çalışıldı. Bu araştırmanın sonucu eleştirel okumalara açıktır ve araştırma sonuçlarının İstanbul’un su problemi üzerine tartışmalar için bir çıkış noktası oluşturması amaçlanmaktadır.

(1) Bu haritalar Orman ve Su Bakanlığı tarafından oluşturulmuş Aris (Arazi İzleme Sistemleri) 2006 arazi örtüsü veri setinin Çoklu Mütekabiliyet Analizi (Multiple Correspondence Analysis) ile değerlendirilmesi ile elde edilmiştir. Bu amaçla Murat Güvenç ve Savaş Yıldırım tarafından geliştirilen bir Grafiksel Kullanıcı Arayüzü (Graphical User Interface) kullanılmış ve sonuçlar CBS (Coğrafi Veri Sistemleri)’de yeniden haritalanmıştır.

Bu yazı ve yazıda yer alan görseller, yazarın Shifting Scales of Urban Transformation: The emergence of the Marmara Urban Region between 1990 and 2015″ (Kentsel Dönüşümün Değişen Ölçekleri: 1990 ve 2015 arasında Marmarma Kentsel Bölgesi’nin Oluşumu) başlıklı doktora tezinden derlenmiştir.

Özlem Altınkaya Genel

Biblioğrafya

Brenner, N. (Ed.). (2014). Implosions/explosions: Towards a study of planetary urbanization Berlin: JOVIS.

Brunn, S. D., Hays-Mitchell, M., Zeigler, D. J. (2008). Cities of the world: World regional urban development. New York:Rowman & Littlefield Publishers.

Lefebvre, H. (2003). Urban revolution. Minneapolis: University of Minnesota Press.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Aris Uygulaması (Ministry of Forestry and Water Management’s Aris Application)

 

Yazarın Özgeçmişi: Özlem Altınkaya Genel 2006’da MSGSÜ Mimarlık bölümünden mezun oldu. Aynı yıl başladığı Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Programı’nı 2008’de bölüm birincisi olarak tamamladı. 2009-2010 yıllarında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen İstanbul 1910-2010: Kent, Yapılı Çevre ve Mimarlık Kültürü Sergisi’nde asistan küratör olarak yer aldı. 2012-2016 yılları arasında Harvard Üniversitesi Graduate School of Design’da doktorasını tamamladı. 2014- 2015 yıllarında Harvard Mellon Initiative for Urbanism in the Humanities İstanbul Portalı’nda araştırmacı olarak çalıştı.